2020 biterken

2020 biterken

750 967 Zeynepnaz Dağ

2020 yılına da her yıla olduğu gibi güzel umutlar, gelecek için büyük bir heyecanla girdik. Tam tarih atarken artık 2019 yazmamayı başarmışken, 2020 bir anda yokuş aşağı gitmeye başladı ve yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu. Daha önce yaşadığımız hiçbir şeye benzemiyordu ve biz de hiçbir şey yapmadık. Dünya bir anda sanki dönmeyi bıraktı.

Kimse için kolay bir yıl olmayacaktı. Belki hayatımızda ilk defa özgürce dışarı çıkabilme hakkımız elimizden alındı. Bir süre sokaklar bomboştu. Kimi günler araba sesi bile duymadık. Kaldı ki İstanbul’da trafik sesi duyamamak kırmızı kar yağmasından daha olanaksızdır. Evde kalabilenler evde kaldı. Herkes sosyal izolasyonla baş edebilmek için farklı yöntemler geliştirdi. Ekmek yapmak popüler bir yöntemdi mesela.

Ama gün sonunda dikkat dağıtıcı şeyler bittiğinde kendi düşüncelerimizle kaldık. Endişelendik, çok endişelendik. Ailemiz için, kendimiz için, dünyamız içini gelecek için. Kendimizi dinleyecek çok vaktimiz oldu. Daha önce yaşanan hiçbir yılda kimse kendisiyle bu kadar vakit geçirmemiştir.

Kalabalığından şikayet ettiğimiz şehirler ıssız birer adaya döndüler. Dışarı çıkabildiğimizde de bizi hatırladığımızdan bambaşka bir dünya bekliyordu. Yıllardır içinde yaşadığımız düzen artık aynı değildi.  

Herkes de farklıydı bu sürecin etkileri, kimi daha zor atlattı, kimi daha hafif. Durumumuz nasıl olursa olsun sonuna yaklaştık. Evet hala gitmemiz gereken uzun bir yol var tekrar bildiğimiz dünyaya dönebilmek için ama 2020’nin bitmek üzere işte . Buraya kadar gelmeyi başardık. 

Kendi adıma da söyleyebilirim ki korona sürecinden bağımsız olarak da kolay bir yıl değildi benim için. Ama ileriki hayatımda her zaman hatırlayacağım bir yıl oldu. Bu yılın sonuna yaklaşmışken tüm seneyi bir bütün olarak değerlendirmek istedim. Ne yaşadım, nasıl hissettim, bu yıl bana neler kattı, benden neler götürdü ? Şu anki halime gelmeme nasıl bir katkısı vardı ? Sonra kafamda minik bir liste oluştu onu yazıya dökmek istedim. 2020 bana neler öğretti ? İşte kendi kafamda oluşturmaya çalıştığım daha sonra ruveur’daki dostlarımla detaylandırığım 20 maddde. 2020’nin bize öğrettiği 20 şey!

  1. Her işin başı gerçekten de sağlıkmış! Sağlık olmayınca hiçbir şey olmuyormuş.
  2. Üzerinde yaşadığımız dünya çok yorgunmuş ve aslında uzun zamandır yardım için çığlıklar atıyormuş. Sadece biz dinlememişiz. Doğaya ve dünyaya daha saygılı yaşamamız gerekiyormuş.
  3. Hayatımızdaki birçok unsura alıştığımız için onların aslında ne kadar değerli olduğunun farkında değilmişiz. Bazı şeylerin değeri gerçekten kaybedilince anlaşılıyormuş. Mesela: sağlıklı olmak, kahve almak için dışarı çıkmak, buz gibi bir günde dışardayken bir kapalı mekan girdiğinde yüzüne vuran sıcaklık, sarılmak, öpüşmek, okula gitmek için kapıdan çıktığın o an…
  4. Bir şeyi gerçekten istiyorsan eğer ilk adımı atmaktan gücenmezmişsin. Hayat beklemekle geçmiyormuş. Zaten sen ilk adımı atmaya hazır değilsen o şeyi gerçekten istemiyormuşsun demekmiş.
  5. Sahip olduğunda çok mutlu olacağını hayal ettiğin şeyler sana mutluluk getirmeyebilirmiş.  O yüzden bir durumu saplantı derecesinde çok istemek iyi olmayabilirmiş.
  6. Günün sonunda hep kendimizleyiz. Bunu melankolik bir bağlamda söylemiyorum. Ne kadar etrafımızı insanlarla çevrelesek de koşullar ne olursa olsun hep bizimle olacak tek kişi yine kendimiz. Kaçış yok. O zaman neden kendimize bu kadar kötü davranıyoruz ? Dostlarımıza, ailemize olabileceğimiz en güzel yüzümüze gösterirken kendimizle olan ilişkimizde kendimizi hep geri planda tutuyoruz aslında. İsteklerimizi, arzularımızı,  erteliyoruz. Biraz da kendimizi dinlemeliyiz. Ne istiyoruz, mutlu muyuz, hayattaki en büyük arzumuz nedir ? 2020, kendimle olan ilişkimi gözden geçirmemi sağladı. Aslında hepimiz kendimize biraz daha iyi davranabilirmişiz.
  7. Günün sonunda yalnızız ama gün içinde birbirimize muhtaçmışız. Sevdiklerini arada sırada yoklamak çok önemliymiş. Mesaj atmak, aramak, pencereden bile olsa dostunun yüzünü görebilmek çok güzelmiş.
  8. “Hayat bir gündür o da bugündür.” Diye bir klişe laf vardı ya hani, söylene söylene anlamını yitiren. İşte o laf gerçekten de doğruymuş. 
  9. Hiçbir şeyin kalıcı olmadığı gerçeği bu yıl hiç olmadığı kadar somuttu. Bir gün dünyanın en mutlu kişisiyken ertesi gün bütün dünyanın başına yıkılabileceğini gördük.
  10. Gelecek için değişmeyeceğini düşündüğün planlar yapmak anlamsızmış. Planların ortak özelliği de bu eninde sonunda hepsi bozulur. 
  11. Ölü olduğunu düşündüğümüz kavramlar yeniden kendi içimizde can bulabiliyormuş.
  12. Çok sevdiğin insanlar bir anda hayatından çıkabiliyormuş. Hem de öncesinde haber bile vermeden. Bazen zorunluluktan , bazense sadece keyifleri istedikleri için… Bizse zaten hiçbir zaman sevdiğimiz birini kaybetmeye hazır olamıyormuşuz.
  13. Yolunuzun kesişeceği insanları seçemiyormuşsunuz. İnsanlar hayatımıza girip çıkmaya devam edecekler ve  iyi ya da kötü izlerini hep yanımızda taşıyacağız.
  14.  Yataktan çıkmak bile istemediğimiz günler olabiliyormuş. Hiçbir şey yapmamak utanılacak bir şey değilmiş. Bazen sadece duvara bakmayı arzulayabiliyormuşuz.
  15. Şehirler insanlar olmadan çok üzgün yerlermiş.
  16.  Zaman kavramı aslında bizimle birlikte şekilleniyormuş. Bir gün 24 saat de olabilirmiş 48 saat de.
  17.  Değiştiremeyeceğin şeyler için endişelenmenin hiçbir anlamı yokmuş. Geçmişi değiştiremezmişsin ama yaşananların üstündeki etkilerini belirlemek bizim elimizdeymiş.
  18.  Bazen yanlış olduğunu bile bile, etrafındaki herkesin seni uyarmış olmasına rağmen yapmaman gereken şeyler yapabilirmişsin. O sobaya her şeyi göze alarak koşarak dokunmaya gidebilirmişsin. Evet sonunda yandın ama bir daha gitmeyeceksin değil mi?
  19.  İnsanlar hayatta kalmak için tasarlanmıştır. Durum ne olursa olsun yaşamaya devam etmenin bir yolunu bulabiliyormuşuz. Zaman kimseyi beklemiyor çünkü. 
  20. Her uyandığımız gün aslında yeni bir başlangıçmış.

BONUS: Kuşlar sadece tatil yöresinde yaşamıyormuş. İstanbul’da da kuş sesleriyle uyandığımız günler olabiliyormuş.

Leave a Reply