loş ışıkların altında tanıdım seni,
tenin altından olsa da
gözlerindi parlayan
fakat her masa bizim masamız,
her mutfak seni öptüğüm mutfak değil.
içilmemiş bir şarabımız
daha hiç konuşmadığımız şeyler var.
kırmızı mı?
evet.
fakat ben kırmızı sevmem ki?
denemelisin, senin için ayırttım.
ah my funny valentine,
rumi’nin şarabı neymiş
nasıl içilirmiş
şimdi anlıyorum.
ilk gözüne,
sonra eline,
sonra diğer gözüne bakıp
gülümsüyorum.
sevgilim, diyorum
hiç diyememiş
olmama rağmen
sevgilim.
kelimeleri kullanmayı neden düşündük ki?