Aradığında açmayacağım, fakat beni neden aramadın?
“Kafamdaki bir hançer misin yoksa? Ateşli beynim mi yarattı seni? Görüyorum işte yine, tutulacak gibisin Şu kınından çıkardığım hançer gibi.”* Ayaklarımı sımsıkı bastığım bu güzel, bu çılgın, bu kalabalık dünyaya…
loş ışıkların altında tanıdım seni, tenin altından olsa da gözlerindi parlayan fakat her masa bizim masamız, her mutfak seni öptüğüm mutfak değil. içilmemiş bir şarabımız daha hiç konuşmadığımız şeyler var.…
sana yazmak istediğim şiirler vardı. içimi ısıtan gülüşüne, hayatta hissettiren ellerine, hayatı okuduğum gözlerine bir sevgim vardı; sana vermek isteyip veremediğim, istemeyip verdiğim, sana veremeyip başkalarına verdiğim bir sevgi vardı.…
hayat avucum kadar / 3 Ne kadar sinirli olduğumu İstiklal’de çarpıştığım insanların sayısı 3’ü geçtiğinde fark ediyorum. Garip geliyor bu duygu, neye sinirliyim ki? Bu insanların benden vazgeçmesine mi, yoksa…
Bir şeyler yolunda değil besbelli. Cumayı cumartesiye bağlayan gece saat üçtü, yattığım yerden doğrulup kurumuş gözyaşlarımın yüzümde bıraktığı izleri elimin tersiyle sildim. Odamın penceresini sonuna kadar açıp derin bir nefes…
bir solucana bastığım için mi oldu olan?güneş bu yüzden mi doğmaz,bu yüzden mi batmaz oldu?loş ışıktaki konuşmalar yaşanmazbeyaz çarşaflar tek kişiliğe dönüşür oldu bir solucana bastığım için mi bu tantanabiliyorum…
hayat avucum kadar / 2 Telefonu elime aldığımda kendi kendimi teselli ediyorum, yanlış yaptığımı bile bile. Rehberde Y harfinde durduğumda ayıp olmasın, ileride kendime kızarım diye son bir kez teredütteymişim…
Hiç görmediğim bir rüyadan bedenimin tüm hücrelerini ele geçirmiş bir acı eşliğinde yavaşça uyanıyorum. Kendi odamdayım, sanki kimse günlerdir burada yaşamamış gibi her şey yerli yerinde duruyor. Etrafıma bakıyorum. Ayaklarımın…
romeo juliet’i leyla mecnun’u o kadar sevdi mi? işte bunu düşünüyorum aşk zehri içince mi aşk oldu çölleri aşmak mı onu asıl kılan eğer buysa kafi olan ben hiç aşık…